Sınava Hazırlanan Öğrenciye 'Okumaktan Başka Çaren Yok' Demeyin

Bursa Özel Bahar Hastanesi'nden Psikolog Nihal Akın, sınav stresinin öğrencileri zora soktuğunu söyledi. Akın, "Toplumun gençlerden beklentisinin yükselmesi ve yakın çevrenin başarı çıtasını gitgide artırması ve 'okumak haricinde bir alternatifin olmadığı' düşüncesinin yaygınlaşması gençleri daha çocukluk çağında başlayan bir bunalımlı sürece iter." dedi.

Kaygıyı; 'kişinin herhangi bir uyaranla karşılaştığında yaşadığı bedensel, zihinsel ve duygusal değişimlerle kendini gösteren uyarılmışlık hali' olarak tanımlayan Psikolog Nihal Akın, sınava hazırlanan öğrenciye yönelik 'okumak haricinde bir alternatifin olmadığı' düşüncesinin yaygınlaşmasının gençleri daha çocukluk çağında başlayan bir bunalımlı sürece ittiğini kaydetti.

Bu sürecin kişilik gelişimlerine de etki ettiğini ve aşırı mükemmeliyetçi, kontrolcü, hırslı, çabuk demoralize olan bir kişilik profili ortaya çıkardığını belirten Akın, "İşte böyle bir profile sahip gençlerde şiddetli sınav kaygısı baş gösterir. Sınav kaygısını 'ya başaramazsam, mahvolurum, ölürüm daha iyi' düşünceleri tetikler. Bu düşünceler kaygıyı artırır. Kaygı adrenalin gibi stres hormonlarının düzeyini yükseltir ve bir takım belirtiler kendini gösterir. Bu belirtiler kişinin başarısızlığını beraberinde getirir. Sınav kaygısı, sınav öncesi öğrenilen bilginin sınav sırasında kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun bir kaygıdır, öğrencinin sınav esnasında potansiyelini tam olarak ortaya koyamaması durumudur. Sınav öncesi ya da sınavlarda gerginlik ya da heyecan hissetmek doğaldır. Bu durum neredeyse her öğrencinin yaşamış olduğu bir duygudur ve sınava hazırlanmak için motive olmayı, sınav sırasında sınavı başarmaya yönelik isteğin olmasını sağlar. Sınav kaygısının normal kaygıdan farkı ise daha şiddetli olmasıdır. Öğrenciyi daha çok rahatsız eder. Yardımcı ve motive olmaktan çok, zarar verir." diye konuştu.

Sınav kaygısının zihinsel belirtileri olduğunu anlatan Nihal Akın, başarısızlık ve sınav sonuçları hakkında saplantılı düşünceler, çalışma zamanını dağınık ve plansız kullanma, verimsiz çalışma alışkanlıkları, sınavın kötü geçeceğine inanma, sınav esnasında yanlış kodlama ve hata yapma düşüncesi, sorumlulukları erteleme, başarısız değerlendirilme korkusu, dikkati toplayamama ve aşırı heyecanlı olma korkusunun öğrenciyi sıkıntıya soktuğunu belirtti. Duygusal belirtilerin de endişe ve performansa yönelik zihinsel bir süreç olduğuna işaret eden Psikolog Nihal Akın şunları söyledi: "Sınav sonucuna ilişkin olumsuz düşünce, inanç ve beklentilerden oluşur. Sinirlilik, karamsarlık, hayal kırıklığı, korku, mutsuzluk, güvensizlik, öfke, tedirginlik, beklentilere cevap verememekten kaynaklanan huzursuzluktur. Fizyolojik belirtiler; sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin sınav öncesi ve sınav sırasında en çok yaşamış oldukları fizyolojik belirtiler arasında; karın ağrısı, bağırsak hareketlerinde değişme (ishal, kabızlık), mide şikayetleri, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp verme, terleme, titreme, baş ağrısı, baş dönmesi, huzursuz uyku, kabus görme, aşırı uyku, ya da uykusuzluk, yorgunluk belirtileri, yeme alışkanlıklarında değişme (iştahsızlık ya da aşırı yeme), organize olamama ve konsantrasyon bozuklukları. Davranışsal belirtiler; gergin hareketler, kıpırdanmak, yerinde duramama, ders çalışmayı bırakma, sınava girmek istememe, sınavda sorulara cevap verememe, boş kağıt verme, sınavı yarıda bırakma sık gözlenilen davranışsal belirtilerdir."

KENDİNİZİ BAŞKASIYLA KARŞILAŞTIRMAYIN

Nihal Akın, sınav kaygısının nedenleri arasında; öğrenci sınava tam hazırlanmamışsa, kendini başkalarıyla karşılaştırıyorsa, geçmiş sınavlarında genellikle başarısız olmuşsa, ailenin yüksek beklentileri varsa, öğrenci onları memnun etme çabası içerisinde ise, çevresinde yargılayıcı ve küçük düşürücü tutumlar oluyorsa, çocukta kaygı ve güvensizlik oluşmasına neden olabildiğini söyledi. Bu durum içerisinde olan birçok öğrencinin sınav öncesi ve sonrasında depresyona girebildiğine dikkat çeken Akın, olumsuz düşünmenin öğrencinin hayatına yerleştiğini ve bir müddet sonra hayatı bu şekilde görmeye başladığını dile getirdi.

Sınav kaygısıyla başlayan depresyonun daha çok sınav sonrasında fark edildiğini vurgulayan Akın, "Çocukta olumsuz düşünme biçimi ile çabuk sinirlenme, tutarsız davranma, her şeyi kişiselleştirme ve sorun odaklı düşünme. Yüksek kaygıdan dolayı konsantrasyonun ve dikkatin zayıflaması ve bunun sonucunda öğrenmenin zorlaşması, çabuk unutma, eleştiriye kapalı olma, yanlış anlamalar-yanlış anlaşıldığını düşünmeler, aileye ve yakın çevreye karşı negatif tutum ve güvensizlik, karar alma ve uygulama becerilerinde zayıflamalar, baş ağrısı, uykusuzluk, iştahsızlık, nefes almada zorluk gibi birçok depresyon belirtisi çocuğun hayatına yansımış olabilir. Kısacası, hayatta sürekli en kötünün olduğunu ve herzaman onun başına gelmek zorundaymış algısına kapılan çocuk artık hayatı bu şekilde görmeye başlar. Bu sebeplerden dolayı, sınav kaygısıyla başa çıkmak ve bunu sonrasında hayatınıza yansıtmamak için; düşünce ve buna bağlı olarak duygu ve davranış biçiminizin objektif gerçeklere dayandırılması gerekir. Kendi kalıplaşmış düşüncelerinizin farkına varıp bu düşüncelerin alternatiflerini geliştirme sınav kaygısıyla başa çıkmanın önemli bir bölümüdür. Değerlendirmeleriniz ve yaklaşım biçiminiz problemi çözmenize dolayısıyla size yardımcı olmalıdır" dedi. Sınava hazırlanan öğrencilerin etkili ders çalışma tekniklerini öğrenmelerini tavsiye eden Nihal Akın, zamanı etkili kullanma yöntemlerini uygulayarak, kişisel gereksinimlerine önem verilmesi gerektiğini kaydetti. Öğrencilere stresten uzaklaşacak sosyal aktivitelere zaman ayırmalarını tavsiye eden Akın, "Sıkıntılarınızı paylaşacak insanlarla birlikte olun. Fiziksel egzersizler yapın. Bu egzersizler adrenalin tükenmesini ve seratonin üretilmesini sağlar. Düzenli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin. Sınavı yaşamın ve öğrenmenin bir parçası olarak görün. Sınavı ölüm kalım meselesi olarak algılamayın" diye konuştu.

Öğrencilerin ebeveynlerine de seslenen Psikolog Nihal Akın, velilerin sınavı yaşamaya değil, sınavla yaşamaya adapte olmaları gerektiğini dile getirdi. Çocuğa değer verildiğinin hissettirilmesi gerektiğine vurgu yapan Akın şöyle devam etti: "Kıyaslamadan kesinlikle kaçının. Sorun ve olumsuzluk yerine çözümü ve olumluyu vurgulayın. Sonuç odaklı değil süreç odaklı yaklaşın. Eleştiri yapabilirsiniz, ama yapıcı olmalısınız. Zorlayıcı değil destekleyici olun. Baskıcı ya da aşırı özgürlükçü tutumlardan uzak durun. Müdahale edici değil yol gösterici olun. Hata yapmasına şans tanıyın, güven ve cesaret verin. Bu durumun geçici olduğunu çocuklara anlatarak, sosyal hayata katılmalarını teşvik edin. Sınavların amaç olmadığı, hedefe götüren sadece bir araç olduğunu anlatın. Çocukların ani tepkilerine karşı anlayış gösterin ve onlarla olumlu iletişim kurun. Sınav sonrası 'keşke ve ben' diye başlayan cümlelerden kaçının."