Gazlı içecekler, şekerli suların karbondioksit gazı ile doyurulması esasıyla üretilen, meyveli, aromalı, kola, tonik gibi içeceklerdir. Gazlı içecekler, sodyum dışında başka besin öğesi içermemektedir. Sıvı ve sodyum gereksinimini karşılaması nedeniyle akut ishallerde kullanımı uygundur.

Bu ürünler satüre edilmiş karbondioksit gazının yanı sıra, boya maddeleri, sodyum benzoat, kinin (sülfat tozu), kafein, alkol, sakkaroz, glikoz, fruktoz, glikoz şurubu, fruktoz şurubu veya invert şeker şurubu ve bunlarla birlikte yalnız başına tatlandırıcılar, aromalar (taklit ettiği ürünün kokusunu veren kimyasallar), laktik asit, uçucu asitler ve diğer katkı maddelerini barındırır.

Ülkemizde maalesef gazlı içecek tüketimi süt tüketiminden çok daha fazladır, üstelik gazlı içecek tüketiminin daha da arttırılması için yoğun bir çaba ve teşvik gösterilmektedir. Kişi başı yıllık süt tüketimi 25 litre iken, İstanbul Ticaret Odasının verilerine göre yıllık 40 litre olan gazlı içecek tüketiminin nüfusumuzun genç olmasından istifade ile Avrupa ülkelerinin seviyesi olan 60 litreye çıkarılması hedeflenmektedir.

Birçok konvansiyonel üründe olduğu gibi katkı maddelerinin cirit attığı bu ürünler, obezite, diyabet, diş çürümesi, kemik sorunları, beslenme bozuklukları, koroner kalp hastalığı ve nöropsikiatrik bozukluklara yol açar. ABD’de Colombia ve Miami Miller Üniversiteleri tarafından 2.564 kişi üzerinde yapılan ve 10 yıl süren bir araştırmada her gün alınan tek bir şişe diyet gazlı içeceğin kalp krizi riskini % 43 oranında artırdığı ortaya çıkmıştır.

Gazlı içecek içme alışkanlığı süt ve süt ürünlerinin tüketimini azaltmakta, kalsiyum ihtiyacının karşılanmasını engellemektedir. Aynı zamanda içerdiği yüksek miktardaki fosfor, kan paratiroid hormon düzeyini artırmakta ve kemiklerden kalsiyum çekilmesine yol açmaktadır. Ayrıca gazlı içecekler böbreklerden kalsiyum atılımını artırmakta ve uzun dönemde osteoporoza zemin hazırlamaktadır.

Gazlı içeceklerin en görünür zararlarından biri de obezite (şişmanlık)’dir. Bu içecekler çok miktarda hızlı emilen şeker içermekte ve bu nedenle diğer uyuşturucular gibi bağımlılık oluşturmaktadır. Son yıllarda normal şeker yerine, çok daha ucuz olan mısır şurubu (fruktoz) kullanılmakta; bu da şişmanlık salgınının en önemli etkenini oluşturmaktadır. Mısır şurubu şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, gut, karaciğer sirozu ve depresyon gibi hastalıkların ana nedenini oluşturur. Bu şekilde hazırlanan gıdaların içinde sadece şeker değil, sağlığa son derece zararlı çok sayıda toksik olabilecek kimyasallar da bulunmaktadır.

Gazlı içecekler asidik oldukları için, vücudumuzda devamlı asit bir ortam oluşmasına neden olmaktadır. Uzun süreli asit ortam ise midede yanma ve ağrıya yol açar. Asit ortamı tamponlamak için vücudun dişlerden ve kemiklerden kalsiyum iyonlarını çekmesi ve gazlı içeceklerde bulunan fosforik asit, diş çürükleri, kemik erimesi ve kemik kırıklarına yol açmaktadır.

Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise, çay, kahve ve alkol gibi idrar çıkışını arttırarak, vücuttan su atılmasına sebep olmalarıdır. Bu içecekleri tüketenler, sonuçta dil ve dudakları ıslandığı için, susuz kaldıklarını anlayamazlar. Şekerli gazlı içecekler içildiğinde, şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Gizli susuzluk, baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık sorununa yol açabilirler.

Kolalı içeceklerin kanser yapıcı etkileri yıllardır ileri sürülmektedir. Bu konuda en son olarak çok yakın bir zamanda ABD’de bulunan tüketici hakları derneği Kamu Yararına Bilim Merkezi (CSPI), içeceklerin rengini vermek için kullanılan karamelin kanserojen olduğunu öne sürerek, ABD Gıda ve İlaç Dairesine (FDA) bir mektup yazıp içeceklere kahverengi rengini vermeye yarayan karamelin, fareler üzerinde yapılan testler sonucunda karaciğer, akciğer ve tiroid kanserlerine yol açtığını bildirdi. Dernek, karameli üretmek için şeker ve amonyağın karıştırılması sonucunda 2-methylimidazole ve 4-methylimidazole adlı kanserojen maddelerin açığa çıktığını belirtti. Bu maddelerin de yüksek miktarda tüketiminin kansere yol açtığı açıklandı. İddiaya göre normalde 340 ml kola içerisinde 29 μgr bulunması gereken bu maddelerin oranı bazı içeceklerde 138 μgr kadar tespit edildi.

Enerji alımını azaltmak adına aspartam ve sakkarin gibi yapay tatlandırıcılarla yapılan hafif (light) gazlı içeceklerin içilmesi ise, şişmanlık sorununu gidermediği gibi son derece zararlı yan etkilere de neden olmaktadır.

En az gazlı içecekler kadar riskli diğer bir içecek grubu da enerji içecekleridir. Bu içecekler şeker yanında koladan çok daha yüksek oranda kafein ve diğer uyarıcıları içerir. Enerji içecekleri başlangıçta reaksiyon hızını dolayısıyla enerjiyi artırır. Fakat zaman geçtikçe enerji içeceklerinin enerji arttırıcı etkisi ortadan kalkar. Hatta böbrek üstü bezlerini zorladığı için enerji kaybına da yol açar. Enerji içecekleri kullanan kişilerde şiddet eğiliminin arttığı yönünde istatistikler de mevcuttur.

Kafeinli içecekler, kafeinin diüretik (idrar çıkışını arttırıcı) etkisinden ötürü iyi bir sıvı kaynağı değildir. Kafein idrar yoluyla sıvı kaybını artırmaktadır. Kafein alımı arttıkça, sıvı atım miktarı da artmaktadır. Çay, kahve ve gazlı içecekler diüretik etkiler gösterdiklerinden suyun yerini tutamazlar. Aynı zamanda içerdikleri tanenler, vücutta demir mineralini bağlayarak demir eksikliği anemisine (kansızlığa) yol açmaktadır. Bu nedenle öğünlerden yaklaşık 30-45 dakika önce veya sonra içilmesi önerilmektedir.

Gazlı içecekler ve enerji içeceklerin alternatifi olarak görülen, özellikle sağlıklı beslenmeye dikkat edenlerin severek tükettikleri bir içecek de soda ve maden sularıdır. Maden suyu çok sağlıklı bir içecek, ama sade içilmesi kaydıyla. Meyveli olanların içerdikleri yüksek miktarda aroma ve şeker, içen kişiye faydadan çok zarar getirmektedir. Sodalar ise maden suyuna yakın veya aynı olarak bilinmesine rağmen, tamamen farklı içeceklerdir. Maden suyu, içerdiği tüm mineraller ve karbondioksit gazı ile birlikte yeraltındaki çatlaklardan yol bularak yeryüzüne çıkar, yani tamamen doğaldır. Bazı ülkelerde mineralli su olarak da adlandırılırlar. Soda ise su ve sudan yapılan içeceklere üretim esnasında karbondioksit gazı basılmasıyla elde edilen ve tamamen yapay olan bir içecektir. Öncelik sırasının her zaman maden suyuna verilmesi, sağlık açısından doğru bir hareket olacaktır.

İnsan vücudunun büyük bir kısmı sudan oluşmaktadır. Su sağlıklı yaşamak için en önemli anahtardır. Her ne kadar sağlıklı beslenme adına tüketilmesi gereken yiyecek ve içecekler, keyifle yenen ama zararlı olan gıdalar kadar ağız tadımıza hitap etmese de, sağlıklı beslenmeyi hayat tarzı olarak benimsemek, daha uzun ve sağlıklı bir hayatın anahtarı olacaktır. En çok ihtiyacımız olan suyu su olarak tüketmek yanında, gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durmak, taze meyve suları ve bitki çaylarına ağırlık vermek, sağlığımız için atılacak faydaları çok büyük bir adım olacaktır.

1 Bardak kola 1 saatte vücütta neler yapıyor?

  1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar
    şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır.
    Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan “fosforik
    asiddir”.
  2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir.
    Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin
    salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak
    depolanmaya başlar.
  3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş
    olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker
    yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.
  4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk
    hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana
    gelir.)
  5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.
  6. Tekrar kolaya ve tatlılara saldırısınız.
  7. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek
    yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde LEPTİN ve
    İNSÜLİN DİRENCİ gelişir.
  8. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif
    hastalıkların nedenidir.
  9. "Alkol ve bağımlılıkla ilgili olarak, vücudumuz üzerindeki olumsuz etkilerin farkında olmak çok önemlidir. Alkol tüketimi, vücutta çeşitli olumsuz değişikliklere neden olabilir ve bu değişiklikler bağımlılığa yol açabilir. Bağımlılık, hem fiziksel hem de psikolojik olarak insanları etkileyebilir. Daha fazla bilgi ve yardım için, bu konuda uzmanlaşmış yardım kuruluşları ve tedavi merkezleri gibi kaynaklara başvurabilirsiniz.

    partner siteleri ve yardım kuruluşlarına da bir göz atabilirsiniz.