Tarih boyunca saç, estetik olarak kimlik göstergesi olmuştur. Toplum içinde saçların iyi görünmesi, sağlığın ve kişinin kendini iyi hissetmesinin bir ifadesi olmuştur. Bu yüzden saç dökülmesi önemli bir stres kaynağı ve bazı kişilerde derin psikolojik sorunlara yol açmaktadır.
Saçlarımız yaşam boyunca devamlı yenilenme halindedir. Saçın büyüme (anagen), gerileme (katagen) ve dinlenme (telogen) denilen üç evresi vardır. Büyüme evresi aktif olarak kılın oluşumu veya aktif büyüme dönemidir. 3-4 yıl süren büyüme evresinde saç telleri gelişimini canlılığını sürdürür ve uzar. Sonrasında saç köklerinin büyümesi durur ve 1-2 hafta süren katagen evreye geçer. Bu evrede saç kökü en dipten başlayarak kendi içine çöker.Saçlar canlılığını parlaklığını yitirir, uzaması durur, incelmeye başlar. En sonunda saçlar dinlenme peryodu olan telogen evreye girer. Yaklaşık 3 ay süren telogen evrede saç kökünden ayrılır ve dökülür. Bu doğal süreçten de anlaşılacağı gibi saçlarımız 3-4 yılda bir mutlaka dökülür ve daha sonra yenisi çıkar. Hergün belli oranda saç dökülmesinin nedeni budur. Normal bir saçlı deride saçların %90’ı gelişme döneminde, %2-3’ü gerileme döneminde ve %10’u dinlenme dönemindedir. Başımızda ortalama 100.000 saç bulunur ve günlük ortalama 50-100 saç teli dökülmesi normal kabul edilir. Bu dökülme normalde banyo, traş veya saç yıkanması sırasında izlenebilir.
Saçların anagen fazdan telogen faza geçmesi 2-4 ayı bulduğundan dış faktörlerin etkisiyle saç dökülmesi ancak 2-4 ay sonra gerçekleşir. Bu nedenle saçların dökülmeye başlamasından 2-4 ay öncesine kadar her türlü dış faktör sorumlu olabilmektedir.
Pek çok faktör saç büyüme evrelerine etki ederek saç dökülmesine neden olabilir. En sık görülen saç dökülmesi androgenetik alopesidir (AGA). Erkek tipi dökülme de denen bu saç dökülmesi bazen bayanları
da etkileyebilmekte ve saçların özellikle ön ve tepe bölgesinde dökülme ve incelme olmaktadır. Erkek tipi saç dökülmeleri ailesel özellik gösterebilir. Bu tip dökülmeye testesteron denen erkeklik hormonu neden olur. Testesteron kıl kökünde 5 alfa redüktaz tarafından dehidrotestesterona dönüşür. Dehidrotestesteron kıl folikülinde önce incelmeye neden olur, sonra da kıl ayva tüyü gibi ince kıllara dönüşür, pigmentasyonu azalır ve sonunda tamamen dökülerek kellik gelişir. AGA , 50 yaşından önce erkeklerin %50’sini, daha ileri yaşlarda ise %70’ini etkilemektedir. Kadınlarda ise 50 yaşın altında görülme oranı %6 iken, 70 yaşında bu oran %30-40’ a yükselir. Yine sık karşılaşılan saç dökülme tiplerinden biri telojen saç dökülmesi denen, aktif dönemdeki saçların hızlı bir şekilde dinlenme dönemine geçmesi ile oluşan dökülmedir. Sıklıkla ani olarak başlar. Zaman içinde dökülme şiddeti azalarak 6-8 ay sürebilir. Eğer kronik telogen saç dökülmesi varsa seyir daha inatçı olabilir. Bazen kendiliğinden 3-4 yıl sonra düzelir.

Telogen saç dökülmesinin sık görülen nedenleri şunlardır:

  1. Kilo kaybı: Çok sıkı diyet başlandıktan ortalama 1 ile 6 ay sonra yaygın saç kaybı olabilir
  2. Enfeksiyonlar: Özellikle ateşli hastalıklar, viral enfeksiyonlar saç dökülmesine sebep olurlar.
  3. Doğum yapmak: Genellikle doğumdan 2-4 ay sonra başlar ve 4-5 ay sonra iyileşir. Aynı şekilde doğum
    kontrol ilaçlarının başlama ve kesilmesi halinde telogen dökülme tetiklenebilir. Saçların dökülmesi ilacın kesilmesinden birkaç ay sonra görülebilir.
  4. Demir eksikliği: Telogen dökülmenin en önemli sebebidir. Kadınlarda menstrüasyon ve hamilelik esnasında %20-30 oranında yetmezlik görülür. Böyle hastalara demir vermek çoğu hastada saç kaybını önlenmesine yardım eder.
  5. Psikolojik veya fizyolojik stres
  6. Büyük ameliyatlar
  7. Hormonal: Tiroid bezinin hem az hem de çok çalışması saç dökülmesi yapabilir. Ayrıca menapoz sonrasında saç dökülmesi yaygın olarak görülebilmektedir. Polikistik over sendromunda, cushing sendromunda, hiperprolaktinemide de saç dökülmesi görülebilir.
  8. İlaçlar : Özellikle kan sulandırıcı ilaçlar, ACE inhibitörleri, beta bloker gibi tansiyon ilaçları, antidepresanlar, vitamin A fazlalığı, retinoidler, antihiperlipidemik ilaçlar, kemoterapi ilaçları, tiroid ilaçları saç dökülmesi yapabilmektedir.
  9. Beslenme bozuklukları: Biotin ve çinko eksikliği, yetersiz protein alımı, esansiyel yağ asidi yetersizliği
  10. Kronik hastalıklar: Şeker hastalığı, konnektif doku hastalıkları, kanserler Ayrıca saça uygulanan boya, renk açma, saçı düzleştirme veya perma gibi yöntemler uygun koşullarda yapılmazsa saça zarar verebilir.Saçı sık sık yıkamak, taramak ve fırçalamak da saçı kırılmasına ve dökülmesine neden olur.

Tedavi
Genellikle saç dökülmeleri kendini sınırlar ve saçlar yeniden yerine gelir. Bu açıdan belli dönemlerde saçların dökülebileceğini ve bu dökülmenin saç kaybı değil ‘’kuvvetli bir saç değişimi’’ olduğunu bilmek gerekir. Günümüzde tedavi amacıyla çok sayıda ürün olmasına rağmen sadece minoksidil ve finasterid FDA onayı almıştır. Minoksidilin etki mekanizması tam olarak anlaşılamamış olsa da saç dökülmesini durdurduğu, yeni folikül gelişimini uyardığı, saçın büyüme fazını uzattığı bilinmektedir. Hem kadınlarda hem de erkeklerde kulanılabilmektedir. Tedavinin etkili olup olmadığını değerlendirmek için 6 ay ile 1 yıl arasında kulanmak gereklidir. Erkek tipi saç dökülmelerinde günümüzde önerilen tedavi finasterid olup yine beraberinde minoksidil de kulanılabilir. Finasterid testosteron hormonunu aktif testosterona çeviren 5-alfa reduktaz enzimini bloke eder, dolayısıyla kıl kökünü androjen hormonunun baskısından kurtarır, kıl kökünün küçülmesine, kılın incelip dökülmesine engel olur. Kadınlarda kulanılmamaktadır. Bunun dışında androgenetik alopesili kadınlarda siproteron asetat veya spironolakton gibi ilaçlar da kullanılmaktadır. Bazı hastalarda mezoterapi yöntemi ile de tedavi yapılabilmektedir. Saç mezoterapileri saçlı deriye vitamin ve minerallerin verildiği etkili bir yöntemdir. Mezoterapi ile saçların canlılığı ve beslenmesi artar, dökülmede azalma olur. Ayrıca çinko, biotin ve multivitamin ve pantoten asidi preperatları kullanılabilir. Bunun dışında saçlı derinin beslenmesini artıran, saçlı derinin kan dolaşımını hızlandıran harici uygulanabilen ilaçlarla tedavi desteklenebilir. Bu ürünlerin (losyonlar, oral ilaçlar, doğal bitkiler) kullanımlarına ait veya etkinliklerini kanıtlayıcı bilimsel çalışmalar yapılmamakla birlikte , FDA bu ürünleri, hastalarda zarar yaratmaması nedeniyle, kullanımda sakıncalı bir durum görmemektedir. İlaçlarla tedaviye yanıt vermeyen hastalarda kellik de gelişmişse saç ekimi yapılabilir. Bu yöntemde başın enseye yakın bölgesinden alınan saç üreten foliküller, saçlı deride kel alanlara veya incelmiş alanlara yerleştirilmektedir. Sonuç olarak; saç dökülmesi ve saçta kellik şikayeti olduğunda öncelikle bir dermatoloğa danışılmalıdır. Hekim tarafından gerekli tetkikler ve değerlendirme yapılmalı ve saç derisine ait problem veya vucutta bir eksiklik tespit edilirse mevcut problemin tedavisi ile saç dökülmesi engellenmelidir. Özellikle androgenetik saç dökülmesinde erken dönemlerde yapılan tedaviler daha başarılı olmaktadır. İlerleyen saç dökülmelerinde kıl kökleri kalıcı olarak yok olabileceği için tedavi güçleşmekte ve cerrahi tedavi ve protez kulanımı gündeme gelmektedir.