Dişeti hastalıkları, basit bir dişeti iltihabından (gingivitis) çene kemiklerinin eridiği, dişlerin sallanarak kaybedildiği şiddetli enfeksiyonlara (periodontitis) kadar geniş bir alanı kapsar. Sağlıklı dişeti, açık pembe renkli, mat, yüzeyi portakal kabuğu görünümünde, sert kıvamlı (kanaması olmayan) ve diş yüzeyinde kalınlaşmadan bıçak sırtı gibi sonlanan özelliklere sahipken dişeti hastalıklarının belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi dişeti kanamasıdır. (Sağlıklı dişeti kanamaz )
  • Diş etlerinde şişmeler, kızarmalar
  • Diş etlerinde çekilmeler ve açığa çıkan kök yüzeylerinde oluşan hassasiyet
  • Dişeti kenarlarında veya dişler arasında, diş taşlarına bağlı olarak oluşan siyah alanlar
  • Diş ile dişeti arasından iltihabi sıvı
  • Dişlerde sallanmalar, uzamalar ve dişler arasında açılmalar
  • Ağızda sürekli bir kötü koku ve metalik tat hissi

Dişeti hastalıklarının belirtileri
Dişeti hastalığının temel nedeni bakteri plağı ve diş taşıdır.

Bakteri plağı: Dişlerin 24 saat fırçalanmadığı zaman dişlerin üzerinde krem rengi, tırnakla sıyırdığımızda kolayca dişten ayrılan bir tabaka oluşur. Bu tabaka stafilokok, streptokok, actinobacillus gibi bakterilerin milyonlarcasının bir araya toplanmış bir bakteri kolonisidir. Dişlere yapışan bu bakteri topluluğuna bakteri plağı adı verilir. Bakteri plağı dişeti sıkıca tutunan, yapışkan saydam bir tabakadır. Oluşumu sürekli devam eder. Plak, bakteriler tarafından üretilir ve plağın bir miligramında 200 – 500 milyon bakteri bulunur. Dil, dudak ve tükürük; yiyecek ve içeceklerle birlikte bakterileri de dişlerin
üzerinden alıp mideye gönderir. Bu yüzden bakteriler dişe tutunabilmek için bakteri yapıştırıcısı olarak bilinen dextran adında yapışkan bir madde salgılarlar. Bu madde suya dirençli olduğu için ağız çalkalandığında plak uzaklaşmaz. Plak, bakteriler, bakterilerin salgıladıkları yapışkan dextran ve gıda artıklarından oluşan bir yapıdır. Bakteriler besinleri sindirdikçe, asit salgılarlar. Yapışkan madde içindeki asitler, diş yüzeyi ile temastadır ve bu temasın uzun sürmesi dişten mineral kaybı ile sonuçlanır ve çürük oluşur. Kötü ağız bakımının tek sonucu çürükler değildir. Plak daha çok diş eti hizasında oluşur ve irritasyona, kanayan diş etine veya daha ciddi problemlere yol açabilir.

Diş taşı: Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diş taşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) dişetlerine zarar verir. Toksinler dişetlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, dişlerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı dişlerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır. Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen dişler sallanmaya başlar ve sonunda çekilir. Dişeti hastalıklarının oluşumunda lokal etkenlerin yanısıra sistemik ve iatrojenik faktörler de etkilidir.

Genetik faktörler: Yapılan araştırmalara göre %30 oranında genetik bir yatkınlık vardır. Ayrıca ağız bakımının kötü olması ile dişeti hastalığının gelişme olasılığı 6 kat daha artar. Ailede dişeti problemi olan bir kişi var ise mutlaka bir dişeti uzmanına siz de muayene olun.

Sigara: Hepimizin bildiği gibi sigara kanser, akciğer, kalp hastalıkları gibi bir çok önemli rahatsızlıklara sebep olur. Tüm bunların dışında ağız içi mukozası ve dişetleri için de çok zararlıdır. Dişetlerinin yumuşamasına ve dişeti hastalıklarının gelişmesine neden olur.

İlaç kullanımı: Doğum kontrol hapları, anti-depresanlar, kalp ilaçları ağız sağlığınızı etkiler. Bu yüzden bu ilaçlardan birini kullanıyorsanız lütfen diş hekiminizi uyarınız ve ağız hijyeninize ayrıca önem veriniz.

Hormonal değişiklikler: Hamilelik, puberte, menapoz, mensturasyon gibi hormonal değişikliklerin yoğun olduğu dönemlerde ağız hijyeninize ayrıca özen göstermeniz gerekmektedir. Diş etleriniz bu dönemlerde daha hassas olur. Dişeti hastalığına yatkınlık artar.

Stres: Hipertansiyon, kanser gibi pek çok rahatsızlığın nedenlerinden biri olmasının yanında dişeti hastalıklarının da risk faktörlerindendir. Araştırmalar göstermiştir ki periodontal hastalıklar da dahil olmak üzere stres vücudun enfeksiyonla mücadelesini zorlaştırmaktadır.

Diş Sıkmak Veya Gıcırdatmak: Diş ve dişeti arasındaki kuvvetin azalmasına neden olarak periodontal doku yıkımına sebep olurlar. Diş etlerindeki çekilmenin bir sebebi de diş sıkmaktır. Mutlaka gece plağı takılarak bu sıkmanın durdurulması gerekir.

Kötü Beslenme:
Vücudun, immün (bağışıklık) sisteminin zayıflamasına ve buna bağlı olarak, diş eti enfeksiyonu da dahil olmak üzere enfeksiyonlarla mücadelesinin zorlaşmasına neden olur .

Diabet (şeker) hastalığı: Diabet hastaları periodontal (dişeti) enfeksiyon açısından yüksek risk grubuna girerler. Mutlaka rutin dişeti kontrollerini bir dişeti uzmanına (periodontolog) yaptırarak ağız hijyenlerine ayrıca özen göstermelidirler.

Kötü yapılmış kuron köprü ve dolgular: Dişetine basan ve taşkın yapılmış dolgu, kuron ve köprüler dişetlerinde problem oluşturur.

Dişeti hastalıklarının tedavisi (Periodontal tedavi)
Periodontal tedavi, dişleri çevreleyen yumuşak ve sert dokulara ait hastalıkların iyileştirilmesini, bu hastalıkların meydana getirdiği yıkımların düzeltilmesini amaçlar. Bu nedenle tedavinin ilk aşaması hastalığın esas etkeni olan dental plağın hasta tarafından fırça/diş-ipi/arayüz fırçası kullanılarak temizlenmesi ve diş üzerindeki birikintilerin diş hekimi tarafından özel aletlerle uzaklaştırılmasıdır. Başlangıç tedavisi olarak isimlendirilen bu aşama periodontal işlemlerin temelidir. Basit dişeti iltihaplarında tek başına bir tedavi yöntemi olabildiği gibi, ileri durumlarda periodontal operasyona hazırlık amacıyla kullanılır.
İltihaplı dişetini, büyümüş dişetini, çekilmiş dişetini, diş-dişeti arasında çene kemiklerinin erimesine bağlı olarak meydana gelmiş boşlukları (cep) ve kemik erimesini tedavi etmek amacıyla genellikle lokal anestezi altında yapılan, yeni kemik oluşumu hedeflendiğinde, yardımcı biomateryallerin (kemik tozu, membran vs.) kullanıldığı cerrahi işlemlere ise “periodontal operasyon” denir. Periodontal operasyonlar, sadece dişetlerini veya dişleri çevreleyen tüm dokuları ilgilendirebilir. Hastalık sadece dişetlerini ilgilendiriyorsa büyümüş dişetleri kesilerek ağız ortamından uzaklaştırılır, derin dokulara ilerlediğinde ve kemik erimesi oluştuğunda ise farklı bir operasyon uygulanır. Dişeti kaldırılır, iltihaplı dokular temizlenir, kemik düzeltilir veya yeni kemik oluşturmak üzere çeşitli biomateryaller uygulanır. Daha sonra dişeti kemiği örtecek şekilde yerleştirilip dikilir ve doku iyileşmeye bırakılır. 1 veya 2 hafta sonra dikişler alınır. Operasyondan sonra 3-6 ay aralarla kontroller gereklidir. Yapılan tedavi ile iltihabın ortadan kalkması, hastalığın ilerlemesinin durması, hastanın kendi kendine etkin temizlik yapacağı bir ağız ortamının oluşması, biyomateryal kullanımında ise hastalık sonucu yıkıma uğrayan dokuların yeniden yapılanması beklenir. Tüm bunların sonucunda kişiler doğal dişlerini ağızlarında uzun seneler fonksiyon görecek şekilde tutarlar.

Periodontal tedavi sonrası
Tedavi sonrasında dişler temiz, dişeti açık pembe renkli, sert kıvamlı ve kanamasızdır. Eğer hastalığa bağlı çok ileri kemik yıkımı oluşmuş ise operasyon sonrasında dişlerin boyları uzayabilir. Ancak dişleri destekleyen dokular sağlıklıdır. Bugün elimizdeki teknik imkanlar periodontal problemlerin hemen hepsini çözebilecek düzeydedir. Ancak diş çevresinde kalan kemik miktarı tedavi edilemeyecek seviyede ise diş çekimi de tedavi planına dahil edilir. Periodontal cerrahinin başarısı pek çok faktöre bağlıdır. Periodontal cerrahinin başarısını azaltan hastaya ait bazı sebepler vardır. Bunlara örnek olarak diyabet, aşırı alkol tüketimi, sigara, bazı ruhsal bozukluklar, kan hastalıkları, bağışıklık sistemi bozuklukları, kortizon kullanımı ve radyasyon tedavisi verilebilir. Her hastada dişetinin ve kemiğin iyileşme kapasitesi farklıdır. Ayrıca operasyon sonrası yara bölgesine uygulanacak özenli ve titiz bakım, diş fırçalama ve arayüz temizliği tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir.Tedavilerden sonra periodontal hastalar periyodik olarak görülmelidir. Periodontal tedavi ile elde edilen olumlu sonuçları korumanın tek yolu dişlerin fırçalanması, diş ipi ve bakteri birikintilerini ortamdan uzaklaştıran kimyasal ajanların düzenli olarak kullanılmasıdır. Ve en önemlisi diş hekiminin önerdiği aralıklarla kontrolünüzü yaptırmaktır.

Dişeti hastalıklarından nasıl korunabiliriz?
Yaşam boyu dişlerinizi ağızda tutmak için bakteri plağının, diş fırçalaması ve diş ipi kullanılması ve kimyasal ajanlarla düzenli olarak her gün, dişlerden uzaklaştırılması gerekmektedir. Yukarıda sayılanlara ek olarak diş hekimine düzenli gidilerek kontrollerin yaptırılması son derece önemlidir. Günlük ağız bakımı diş taşlarının oluşumunu en az seviyede tutmakla beraber tamamen önleyememektedir. Bir diş hekimi tarafından yapılacak diş taşı temizliği; sizlerin diş fırçası, diş ipi ile temizleyemediğiniz bölgelerdeki sertleşmiş diş taşlarının ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar. Diş taşlarının kaldırılmasına diş taşı temizliği ismi verilmektedir. Diş hekiminiz sizin özel gereksinimlerinize göre kişisel bir ağız bakım planı yapabilir. Bu programla dişleriniz ile dişetlerinize zarar vermeksizin diş fırçalamayı ve diş ipi kullanmayı uygulayabilirsiniz Diş hekimini düzenli ziyaret ederek ağız sağlık ürünleri hakkında diş hekiminizden öneriler alabilirsiniz. Piyasada pek çok çeşit diş fırçası, diş ipi, ağız gargaraları ve dişler arası temizleyicileri bulunmaktadır. Diş hekiminiz size en uygun olan ürünleri seçmenizde yardımcı olacaktır.